Koruyucu Sağlık Hizmetleri
Sağlığın Tanımı
Dünya Sağlık Örgütü’nün tanımına
göre; sağlık yalnız hastalık ve sakatlığın olmayışı değil, bedence, ruhça ve
sosyal yönden tam bir iyilik halidir. Sağlık eğitimi ve sağlığı yükseltme
arasında iyi bir işbirliği olduğu zaman sağlıklı olma ve iyi olma mümkündür.
“Sağlık Eğitimi” sağlık ve insan davranışları arasındaki koruyucu
aktivitelerden söz eder.
Fiziksel İyilik Hali
Farklı organlar
ve fonksiyonlar arasında hormonal denge (uyum) ile hastalığa karşı koyabilme
durumudur.
Mental İyilik Hali
Fiziksel,
entelektüel olarak en iyi olma (optimal sağlık) durumu ve büyüme ile
ilişkilidir. Toplumda mental olarak tam bir iyi olma durumudur.
Sosyal İyilik Hali
Bireyin kendi
dışındaki faktörlerden etkilenmesidir (çevre, sosyal ve kültürel koşullar).
Sağlık durumunu etkileyen faktörler
Sağlık durumu 4
faktöre bağlıdır:
1.
Endojen Faktörler: Biyolojik ve genetik faktörler
2.
Eksojen Faktörler: Sağlıksız çevresel faktörler gibi
3.
Yaşam Tarzı: Egzersiz ya da yetersiz gevşeme
4.
Sağlık Bakım Sistemi: Dengesiz bakım
Hastalığın Tanımı
Hastalık, doku
ve hücrelerde yapısal ve fonksiyonel olmayan değişikliklerin yarattığı bir
tablodur.
Hastalık Nedenleri
Bünyesel Nedenler: Üç gruptur.
1.
Gen,
2.
Hormon,
3.
Metabolizma bozuklukları.
Çevresel Nedenler: Altı gruptur.
1.
Fizik nedenler: Isı, soğuk, ışınlar ve travmalar.
2.
Kimyasal maddeler: Zehirler, kanserojenler.
3.
Esansiyel madde eksikliği: Vitaminler, aminoasitler, yağ asitleri ve
mineraller.
4.
Biyolojik etkenler: Mikroorganizmalar, parazitler ve mantarlar.
5.
Psikolojik nedenler: Stres.
6.
Sosyal, kültürel ve ekonomik nedenler.
Sağlık Sorunlarına Koruyucu Yaklaşım
Koruyucu
yaklaşımın amacı hastalıkları önlemektir. Beş
düzeyde korunma mümkündür:
Primordial Korunma: Risk faktörleri ortaya çıkmadan onların oluşmasını önlemek amaçlanır.
Obezitenin engellenmesi, çocukların sigara kullanmalarını engelleyici okul
eğitimleri gibi.
Birincil Korunma (Primer Korunma): Risk faktörleri mevcut iken koruyucu eylem ile
hastalığın oluşmasını önlemek ve derecesini azaltmak amaçlanır. Obez kişilerde
koroner arter hastalığı veya diyabet gelişimini engellemek için diyet ve
egzersiz önerilmesi, bağışıklama, aile planlaması hizmetleri gibi.
İkincil
Korunma (Sekonder Korunma): Hastalıkları
zamanında yakalamaktır. Erken tanı hizmetleri olarak bilinir. Kan basıncı
ölçümleri, serviksten sürüntü alınması, tüberkülin testi gibi.
Üçüncül Korunma (Tersiyer Korunma): Birincil ve ikincil korunma olanaklarından
yararlanamamış, tanıda geç kalınmış hastalarda, en iyi tedavi ve rehabilitasyon
olanaklarının kullanımıdır. Diyabeti olan kişinin göz komplikasyonları varken
körlüğün veya diyabetik nöropatisi varken bacak amputasyonlarının engellenmesi
gibi.
Dördüncül Korunma (Kuaterner
Korunma): Korunma için alınan önlemler ile tanı ve tedavi testlerinin
çeşitliliği ve duyarlılığı arttıkça hem tanı testleri olması gerekenden çok ve
gereksiz yapılmaya başlanmış hem de hastalıklar veya rahatsızlıklar gerekmediği
halde ya da gerektiğinden çok yoğun bir şekilde tedavi edilmeye başlanmıştır.
Dördüncül korunma bu dönemde hem tanı hem de tedavinin aşırı kullanımın önüne
geçebilmek için ortaya atılmıştır. Dördüncül korunma normal fizyolojik
durumların hastalık olarak tanımlanması ile bu yeni tanımlanan hastalıkların
gerekmediği halde tedavi edilmesini önlemeyi amaçlamaktadır. Böylece sağlıklı
ya da muzdarip oldukları rahatsızlıklar tanı ve tedavi gerektirmeyen bireyler
toplumsal açıdan daha düşük maliyetler ile geçerli ve güvenilir bilimsel bilgi
birikimi doğrultusunda aşırı tanı ve tedavi yükünden kurtulabileceklerdir. Her
türlü fiziksel ve ruhsal gerilimden korunarak tıbbi bilgi birikimi ve
teknolojiden gerekmediği halde muzdarip olamayacaklardır.
Bir Sağlık Sorununun Önemli Olma Kriterleri
1. Sık görülme
(insidans, prevalans),
2. Sık öldürme
(mortalite),
3. Sık sakat bırakma (morbidite),
4. Sık işgücü kaybına neden olma.
Önemli Sağlık Sorunlarına Örnekler
Koroner Kalp Hastalığı: İnsidansı %0.7, prevalansı 30-39 yaşlarında
%1.9, 60-69 yaşlarında %12.3 olup, mortalitesi %20-25’tir. Risk faktörleri
arasında yaş, aile öyküsü, sigara içimi, hipertansiyon, HDL-kolesterolün
<35mg/dl olmasıdır. HDL-kolesterolün >60mg/dl olması negatif risktir.
Tarama testleri olarak 50 yaş üzerinde HDL-kolesterol, ve eforlu EKG (güvenli
değil) kullanılır. Kolesterol kontrolü, tansiyon kontrolü, sigaranın
bırakılması, aspirin, sağlıklı yaşam tarzı, diyabetin düzenlenmesi koruyucu
önlemlerdir.
Serebrovasküler Hastalık: İnsidansı %0.5, prevalansı 1200/100,000 ve
mortalitesi 30/100000 kişi/yıldır. Risk faktörleri yaş, aile öyküsü, sigara
içimi, hipertansiyon, geçici iskemik atak, kalp hastalığı, karotis arterde
üfürüm, doğum kontrol hapı kullanımı, hiperlipidemi, yüksek hematokritten
oluşur. Tarama testleri arasında kan basıncı kontrolü, 40 yaş üzerinde karotis
arter oskültasyonu, 50 yaş üzerinde lipit profili yer alır. Kolesterol
kontrolü, tansiyon kontrolü, sigara bıraktırma, aspirin, sağlıklı yaşam tarzı,
endarterektomi koruyucu önlemlerdir.
Kanserler: İnsidansı 488/100,000 kişi, prevalansı %2 ve
mortalitesi tüm ölümlerin %20’sidir. Kolorektal kanserde risk faktörleri
arasında yaş, aile öyküsü, adenomatöz polipler, yağlı beslenme, lifsiz
beslenme, ülseratif kolit ve Crohn hastalığı; tarama testleri arasında 40 yaş
üzerinde her yıl rektal tuşe ve gaitada gizli kan tetkiki, 50 yaş üzerinde 5
yılda bir fleksibl sigmoidoskopi; koruyucu önlemler arasında düşük yağlı ve
yüksek lifli beslenme ile erken tanı yer alır. Meme kanserinde risk faktörleri
yaş, aile öyküsü, atipik hiperplazi, ilk gebeliğin 35 yaşından sonra olması,
doğum yapmamış olma, erken menarş, geç menopoz; tarama testleri kendi kendine
muayene, hekim muayenesi, mamografi; koruyucu önlemler ise sekonder korunmadır.
Akciğer kanserinde risk faktörleri sigara (%83) ve endüstriyel kirliliktir.
Prognozu etkileyen bir tanı aracı yoktur. Koruyucu önlemi sigara bırakmadır.
Prostat kanserinin prevalansı 80 yaşın üzerine %10 olup mortalitesi 1/380’dir.
Tarama testlerinden rektal tuşenin %70 duyarlılığı ve %80 özgüllüğü vardır. PSA
veya transrektal USG ile tanı konulabilir ama mortalite değişmez. Koruyucu
önlem periodik muayene ile olur.
Osteoporoz: Prevalansı kadınlarda %30-40’tır. Risk
faktörleri yaş, cinsiyet, genetik, erken menopoz, sigara, diyet, sedanter yaşam
ve iyatrojeniktir. Tarama testleri yoktur. Koruyucu önlemleri diyet (günde
800-1000mg Ca) ve egzersizdir.
Cinsel Yolla Bulaşan
Hastalıklar: İnsidansı genç
erişkinlerde daha fazladır. Prevalansı Gonore için %5’tir. Risk faktörleri
semptomsuz taşıyıcılık (çok fazla sıklıkta), çok eşlilik ve homoseksüelliktir.
Tarama testleri yoktur. Risk altındakilere yıllık gonore ve sifilis taraması
yapılabilir. Koruyucu önlemler arasında cinsel sağlık eğitimi, tek eşlilik ve
kondom kullanımı yer alır.
Kazalar: Risk faktörleri alkol,
sigara kullanımını, emniyet kemeri ve kask kullanmamayı, mutfak kazalarını,
oyuncakların neden olduğu kazaları, dikkatsiz soba ve şofben kullanımını
içerir. Koruyucu önlemler arasında eğitim
(emniyet kemeri kullanımı, alkollü araç kullanmama), yangın söndürücü ve banyoda tutacak
bulundurma yer alır.
Sağlık Hizmetleri
Günümüzde sağlık
hizmeti "üç aşamalı" olarak bireye ve toplumun her kesimine ulaşır.
En önemli aşaması birinci aşamadır.
Koruyucu Sağlık
Hizmetleri
Gelecekteki muhtemel hastalık ve
sakatlığın riskini, ciddiyetini ve süresini en aza indirecek veya engelleyecek,
hastanın farkında olmadığı hastalık belirtileri ortaya çıkmadan önce teşhis
edip tedavinin hastalığın erken döneminde yapılmasını sağlayan hastalık öncesi
sağlık hizmetlerini kapsamaktadır. Koruyucu sağlık hizmetleri tehlikenin
kendisine karşı bir mücadele şeklidir. Tehlikenin önlenmesi, temelde birey ve
toplum güvenliğine bir katkıyı ifade etmektedir. Bu birinci aşamadaki işlevler
gerçekleşmezse insan sağlığının kaybı, can kaybı, üretim ve verim kaybı,
yaşamın anlamının yitirilmesi, ekonomik kayıp vb meydana gelebilir. Koruyucu
sağlık hizmetleri kişiye yönelik
koruyucu sağlık hizmetleri ve çevreye
yönelik koruyucu sağlık hizmetleri olmak üzere ikiye ayrılır.
Kişiye yönelik sağlık hizmetleri:
1. Bağışıklama: Bulaşıcı hastalıklardan korunmanın, bunların mortalite
ve morbiditesini önlemenin en etkin yoludur. Rutin aşılama, özellikle
çocuklarda, kızamık, kabakulak, kızamıkçık, konjenitel rubella sendromu, polio,
difteri, tetanos, boğmaca olgularında % 90 ya da daha fazla azalmaya sebep
olmuştur. Aşı ile koruma, aktif ya da pasif olabilir. Aktif bağışıklamada aşı
ya da toksinin uygulanması, enfeksiyon etkenine ya da onun toksinine karşı
vücudun bir immün yanıt geliştirmesine yol açar. Aşılar ya canlı süspansiyon
(genellikle attenüe [zayıflatılmış] aşılar) ya da inaktif mikroorganizma ya da
fraksiyonlarını içerir. Aktif bağışıklamanın korumaya başlaması, vücutta
yanıtın zaman almasına bağlı olarak, geç olsa da uzun süreli immünite (bağışıklık)
sağlar. Canlı attenüe aşılar ile verilen küçük miktarlardaki yaşayan
mikroorganizmalar, replikasyonu engelleyerek, alıcıda immün yanıt oluşuncaya
kadar çoğalır. İnaktive aşılar ve toksoidler fazla miktarlarda antijen
içerirler. Canlı aşılar genellikle doğal enfeksiyona paralel düzeyde ve uzun
süreli immünite oluşturur. Genellikle tek bir doz aktif bağışıklık için
yeterlidir. Ölü aşılar ise, çoklu dozlar gerektirirler. Pasif bağışıklama ise immünglobülin
ve antitoksin gibi daha önceden hazırlanmış olan antikorların uygulanması ile
geçici olarak sağlanan immünitedir. Pasif bağışıklama, bir enfeksiyon etkeni
ile kısa bir süre önce temas ettiği bilinen veya şüphe edilen, ya da temas
etmesi beklenen bireyleri daha önceden korumak için kullanılır.
2. İlaçla Koruma:
Özellikle aşısı olmayan hastalıklar için geçerlidir.
3. Erken Tanı: Tedavi kolaylığı ve başarısı açısından
önemlidir.
4. Beslenme: Birçok hastalığın altında yatan temel
ve hazırlayıcı nedendir. Örn: tüberküloz.
5. Aile Planlaması: Çok ve sık doğum yapan
kadınların sağlıkları tehlike altındadır.
6. Sağlık Eğitimi:
Kişilere, kendi sağlıklarından sorumlu oldukları bilincini sağlamayı amaçlar.
Sağlıklı kalma büyük ölçüde hasta eğitimiyle sağlanır.
7. Kişisel Hijyen.
Çevreye yönelik sağlık hizmetleri:
1. Yeterli ve
temiz içme suyu sağlanması: Kentlerde yaşayan nüfusun büyük çoğunluğu şebeke
suyundan yararlanmaktadır. Şebeke suyunun klorlanmasının, bakım ve onarımının
denetimi gerekir. Kırsal kesimde şebekeli su dağıtımının olmadığı yerlerde su
halk tarafından doğrudan kuyulardan ve akarsulardan çekilerek sağlanır. Bu su
kaynaklarını klorlamak olanaksız olduğundan sağlıklı olup olmadığının
denetlenmesi gerekir.
2. Atıkların
kontrolü: Evsel katı atıkların, endüstriyel katı atıkların, hastane atıklarının
ve tehlikeli atıkların uygun şekilde toplanması, uzaklaştırılması ve
arıtılmasının denetimi gereklidir.
3. Besin
hijyeni: Gıda kontrolü kimya mühendisi, ziraat mühendisi, gıda mühendisi,
veteriner hekim, eczacı, doktor, tıbbi teknolog, gıda teknikeri, kimyager,
mikrobiyolog, biyolog, veteriner sağlık teknisyeni, sağlık yüksekokulu mezunu
gibi farklı meslek gruplarından kişiler tarafından; sağlık Bakanlığı, Ziraat
Bakanlığı, Çevre ve Orman Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı gibi farklı
bakanlıklar ile belediyeler, Türk Standartları Enstitüsü gibi kurumların
yönetiminde yapılmaktadır. Gıda işletmelerinde gıda hammaddelerinde böcek
öldürücü ilaçların, veteriner ilaçlarının, hormonların, anabolizanların, yem ve
gübre kaynaklı bulaşmaların, depolamada haşere, parazit, mikrobiyolojik
bozulmalara bağlı toksin oluşumunun, gıda ürününün üretiminde katkı, yardımcı
madde, türev kalıntısının, paketlenmiş gıdalarda ambalaj maddesi ve katkıların
yer değiştirmesinin, yanlış ve eksik etiket beyanının olup olmadığı denetlenir.
Toplu gıda tüketim yerlerinde ise gıda hazırlamada sağlık bilgisi eksikliği,
serviste sağlıklı koşullara özen göstermeme başlıca sorunlardır.
4. Barınak
hijyeni: Konut alanları hava akımına olanak veren, güneş ışığı alabilen, doğal
afetlere karşı risksiz alanlarda planlanmalıdır. Sağlık koşullarına uygun
olmayan yapılarda bulaşıcı hastalıklar, psikolojik bozukluklar, ev kazaları
daha kolay oluşmaktadır. Kanalizasyon sorunu bulunan yerleşim yerleri sindirim
yolu ile bulaşan salgın hastalıkları kolaylaştırıcı bir etkendir.
5. Hava
kirliliği ve gürültü ile savaş: Hava kirliliğinin iki temel nedeni hızlı
kentleşme ve kontrolsüz sanayileşmedir. İllerde hava kirliliği (kükürt dioksit,
asılı partiküller, azot oksitleri, karbon monoksit, ozon yönünden) cihazlar ile
izlenmektedir. Halledilmeyen ulaşım sorununun yol açtığı zaman kaybı, gürültü
ve hava kirliliği büyük kentlerdeki önemli sorunlardandır. Otopark alanlarının
yetersizliği bu sorunları daha da karmaşık hale getirmektedir.
6.
Vektör kontrolü: Vektör kontrolü koruyucu sağlık hizmetlerinin bir grubu olan
çevreye yönelik hizmetlerde yer alır. Haşere Kontrol Mücadelesi’nin en önemli
amacı kentlerde sağlıklı bir çevrenin oluşmasını sağlamaktır. Bundan dolayı
çevre sağlığının önemi haşere kontrol mücadelesinin temel taşlarından biridir. Haşereler vektör olarak taşıdıkları bulaşıcı hastalıkları
değişik konaklara uğramalarından dolayı canlılar arasında sürekli bir transfere
neden olurlar. Özellikle kent zararlıları olarak adlandırılan sivrisinekler ve
karasinekler hastalık bulaştırma riski en yüksek haşerelerdir. Bundan dolayı
kent zararlıları ile mücadele de sivrisinekler ve karasinekler önemli bir yer
tutmaktadır. Bunların dışında hamamböcekleri, pireler ve fareler de önemli
zararlılardır. Kent zararlıları ile mücadelenin en önemli nedeni vektör
hastalıklarını önleme çabası olmalıdır. Zira yüzyıllar boyunca insanoğlunu
tehdit eden vektöriyel hastalıklar bugün bile gelişmiş ülkeler de dahil birçok
ülkede sorun oluşturmaya devam etmekte ve insan sağlığını tehdit etmektedir.
Sağlıkla ilgili
amaçlarına örnekler:
1. Sigara içenlerin sayısını
azaltmak (kırk yaşındaki bir kişiyi sigarayı bırakmaya ikna etmek koroner arter
hastalığından ölme riskini % 30 oranında azaltır),
2. Yüksek/aşırı yağlı
yiyeceklerin tüketimini azaltmak (bir kişinin kolesterol düzeyi % 1 oranında
düşürüldüğünde koroner arter hastalığından ölme riski oranında azaltılmış
olur),
3. Bulaşıcı hastalıkların
önlenmesini geliştirmek,
4. Meme kanseri gibi kronik
hastalıkların tarama yaklaşımlarını daha etkinleştirmek,
5. Ölümcül kazaları azaltmak.
Tedavi Hizmetleri
Kişinin sağlık durumunun
bozulmasıyla birlikte, herhangi bir sağlık kuruluşuna başvurmasından itibaren
durumunun düzeltilmesi için hasta sıfatıyla kişiye verilen her türlü hizmettir.
Bu hizmetlerin kapsamına muayene, laboratuar, tıbbi görüntüleme, teşhis,
tedavi, ilaç, ameliyat, personel giderleri vb. her türlü uygulamalar girer.
Birinci Basamak
Evde ve ayakta
tedaviyi kapsar. Aile Sağlığı Merkezleri, Toplum Sağlığı
Merkezleri, Verem Savaş Dispanserleri ve Ana-Çocuk Sağlığı ve Aile
Planlaması (AÇSAP) merkezleri bu basamakta yer alır. Aile
Hekimliği uygulamasının tüm Türkiye’de hayata geçtiği 2010 yılından önce Aile
Sağlığı ve Toplum Sağlığı Merkezlerinin verdiği hizmetler Sağlık Ocakları
tarafından verilirdi.
İkinci Basamak
Hastaların
yatırılarak teşhis ve tedavi hizmetlerinin verildiği genel hastanelerdir. Eğitim vermeyen il ve ilçe devlet hastaneleri bu basamakta
hizmet vermektedir.
Üçüncü Basamak
Kanser hastaneleri
ve sanatoryumlar gibi özel dalda uzmanlaşmış hastaneler ve üniversite
hastaneleridir.
Rehabilitasyon Hizmetleri
Bedence veya
ruhça sakat kalmış olanların başkalarına bağımlı olmaksızın yaşayabilmelerini
sağlamak için yapılan çalışmaları kapsar. Tıbbi ve sosyal rehabilitasyon olarak
iki grupta toplanır.